
David ve Benji, büyükannelerinin vefatının bıraktığı derin izlerle, Amerika’daki hayatlarını ardında bırakarak Polonya’ya gitmek zorunda kalırlar. İki kuzen, zıt karakterleri yüzünden sıkça tartışmalara girseler de, aynı zamanda geçmişlerine dair çok fazla bilgiye de sahip değillerdir. Ancak, bu yolculuk, unutulmuş anıların ortaya çıkarılmasına vesile olur ve içlerindeki bastırılan öfke gün yüzüne çıkar. Holokost’un gölgesinde, sadece büyükannelerini değil, aynı zamanda ailelerinin tarihinde kaybolmuş olanları da hatırlamak zorunda kalırlar. Aralarındaki mesafe giderek açılırken, birlikte zoraki bir anlayış geliştirmek zorunda kaldıklarını fark ederler. Bu yolculuk, geçmişle yüzleşmelerine ve içsel hesaplaşmalarına önayak olur, duygusal olarak kendilerini yeniden bulmalarını sağlar.