
Dört kız kardeşin birbirine benzemeyen dünyaları, bir gece kapılarının önünde beliren dans eden penguenle altüst oldu. Livi, Tessa, Malea ve Kenny, aynı evde yaşamalarına rağmen zıt karakterleri sayesinde neredeyse birbirlerinden tamamen bağımsız bir hayat sürüyorlardı. Aralarındaki bağ, yalnızca soyadlarının ortak olmasıyla sınırlıydı. Fakat, Paul adındaki penguenin aniden hayatlarına girmesi, her şeyi değiştirme potansiyeline sahipti. Paul, hayvanat bahçesinden kaçırılmış, Mary ve Marc isimli başarısız sihirbazların gözdesi haline gelmişti. Mary ve Marc, Paul’u bir gösteri numarasına dönüştürüp sahnelere geri dönebilmek için her şeyi göze almıştı. Ancak kız kardeşler, Paul’ü bir araç olarak görmüyor, onun doğal bir varlık olduğunu savunuyorlardı. Birlikte hareket etme zorunluluğu, onların ilişkilerini derinleştirecek ve hayatlarının akışını köklü bir biçimde değiştirecekti.